Melis Sezen’den Önemli İtiraf: “Kendime Fazla Yükleniyorum”
Ünlü oyuncu Melis Sezen, "Deha" dizisinde canlandırdığı "İmre" karakteri ve hayatına dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Kendine fazla yüklenmekten bahsetti.

SHOW TV ekranlarında yayınlanan ‘Deha’ dizisinde ‘İmre’ karakterine hayat veren ünlü oyuncu Melis Sezen, son olarak katıldığı üniversite söyleşisinde dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Boğaziçi Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Marka Zirvesi’ etkinliğinde öğrencilerle bir araya gelen Sezen, kendi kişisel deneyimlerinden bahsederken, toksik özelliklerini de samimiyetle paylaştı.
Melis Sezen: “Kendime Fazla Yükleniyorum”
Söyleşi sırasında bir öğrenci tarafından kendisine yöneltilen “En toksik özelliğiniz nedir?” sorusuna cevap veren Melis Sezen, çok ilginç bir itirafta bulundu. Sezen, kendisini çok yargıladığını ve zaman zaman suçladığını, bunun da büyük bir baskı yarattığını belirtti. “Bazen kendimi çok yargılıyorum ve suçlamaya giriyorum. Kendime fazla yükleniyorum,” diyen ünlü oyuncu, bu davranışını şimdi bırakmaya çalıştığını ve kimseye kendi duvarlarını örmemesi gerektiğini ifade etti. “Hiçbirimiz bunu yapmayalım. Çünkü kendimize neden bir duvar koyalım ki? Kendimizi her halimizle sevelim” sözleriyle önemli bir mesaj verdi.

Kendine Yüklenmeyi Bırakmak: Melis Sezen’in Hayata Dair Felsefesi
Melis Sezen, açıklamalarında sadece toksik özelliklerinden değil, aynı zamanda kendine güvenin ve sevginin öneminden de bahsetti. Kendine fazla yüklenmenin, insanın zihinsel sağlığını olumsuz etkileyebileceğini belirten Sezen, herkesin kendi hatalarını ve zayıflıklarını kabul etmesi gerektiğini söyledi. Bu bakış açısı, onun sadece oyunculuk kariyerinde değil, kişisel yaşamında da nasıl olgunlaştığının bir göstergesi.
Melis Sezen ve Markalarla İyi İlişkiler
Melis Sezen, sadece oyunculukla değil, aynı zamanda marka işbirlikleriyle de adından sıkça söz ettiriyor. Katıldığı söyleşide, markalarla iş birliği yaparken nelere dikkat ettiğini de açıkladı. Sezen, “Öncelikle sevdiğim ve benim de günlük hayatta kullandığım bir marka olması lazım. Başka türlü olmaz. Hem gerçek olması hem de uyumlu olması lazım. İki tarafın da birbirini çekmesi gerekli” diyerek işbirliklerinde samimiyetin ve gerçekliğin önemine vurgu yaptı. Onun için doğru marka, sadece iş birliği yaptığı değil, aynı zamanda günlük yaşamında da tercih ettiği bir marka olmalı.
Sonuç olarak Melis Sezen, kendisini sürekli olarak yargılayan bir kişilikten sıyrılmaya çalışırken, markalarla ilişkilerinde de samimiyet ve doğallığı ön planda tutuyor. Onun kişisel yolculuğu, sadece bir oyuncu değil, aynı zamanda kendini keşfetmeye çalışan bir birey olarak da oldukça ilham verici.